CİDDİYET BUDALALIĞIN MASKESİDİR!: ÇAĞDAŞ EDEBİYAT VE ŞOFÖRLER

8.01.2008

ÇAĞDAŞ EDEBİYAT VE ŞOFÖRLER

turabi tapşırmalı halk ozanımız ;şair,müteahhit,tiyatrocu,tiyatro yönetmeni,müzisyen,yazar,halk ozanı,senarist(kartvizitinden hatırladıklarım;unuttuklarım için bağışlama dilerim şimdiden sayın ozanımızdan)Mehmet Atilay 1952 Hatay Antakya doğumlu olup BEYNİM DÜŞÜNDÜKÇE DİLİM SÖYLEDİKÇE adlı bir kitapta şiirlerini toplamış.kitabın arka kapağından ''orta öğretim yıllarından itibaren varoluşun ve insan olmanın yücelikleri üzerinde şiir,makale,roman ve özdeyiş yazmaya başladı(m''ğını okuyoruz.Bizim elimize geçen az önce söz konusu ettiğimiz eseri, başka yayınlanmış eseri var mı bilmiyoruz.Kitabın önsözünde Hatay'daki bütün kurum amirlerini ve bazı dostlarını üşenmeden tek tek sayıp kitabın basılmasında katkılarından dolayı ayrı ayrı teşekkür etmekten de üşünmemiş ozanımız.öyle ki kitabın basımında bir başkomiserin bile katkıları olmuş varın kitabın önemini siz düşünün artık.ozanımızın söz konusu kitabı konu çeşitliliği açısından bir gül deste niteliğinde.şoförden tutun cumhurbaşkanına,kadından tutun cumhuriyete,çağdaş edebiyattan tutun depreme kadar her konuda şiir yazmış.biz buraya ilk olması dolayısıyla ÇAĞDAŞ EDEBİYAT ÜZERİNE I. adlı şiirini alıyoruz.ileriki günlerde edebiyatımızda az yer bulmuş şoförlerimizin konu edildiği şiiri şöförlerimize rehber olması temennisiyle yayınlayacağız.şimdilik çağdaş edebiyat üzerine şiirinin mürekkep yalamış herkese rehber olması dileğiyle diyelim ve bakalım ozan ne söyler söylerse güzel söyler diyelim.bağlama sende turabi abi:
ÇAĞDAŞ EDEBİYAT ÜZERİNE 1.
Çağdaş Edebiyat dedikleri
Bağdaş kurmuş oturur
Elinden el işi gelmez
Ne de hamur yoğurur

Kuşlar vardı ya bildiğimiz
Hayret bir şey değil mi
Uçar,yüzer hem yürür
Yuvaları da binbir çeşit

Pardon aklımdayken sorayım
Geçenlerde batan geminin hali
Rahat mıdır yerinde,bilmem ki
Ürküttüğü balıklar O'na alıştı mı

Tütüncü amca köy kahvesinde
Hemşerim,bir tavşan kanı buraya
Kaderde mi,neşede miydi
Halinden belli,ayak ayak üstünde
İzmit-1998
MEHMET ATİLAY


okurları bekletmeyelim özellikle şoför arkadaşları ediplerimiz onları da düşünmüş ve şiirlerini yazmış.en iyi yazan da kuşkusuz Turabi üstadımızdır.

ŞOFÖRÜM BEN
I
sabah akşam içerim
Dört beş duble az gelir
İçerim sürerim abi
Ceza bana vız gelir

Üç gündür yatmamışım
Kolay kolay yorulmam
Yatarım sürerim abi
ölüm bana hoş gelir

Olsun olmasın ehliyetim
Bütün vasıtalrı sürmek kabiliyetim
Hapis olsun yatarım
Elbet bir güb af gelir

Ben öyle şoförüm ki
Okur yazar belgem var
Bunca levha koymuşlar
Bunlar bana boş gelir

Dar geçit,tepe,viraj
Her yerde ben sollarım
Aracım sanki miraj
Fantom hızı az gelir

II.
Bie kolum pencerede
diğeri kaset seçer
Giderim hep ortadan
Başkası nasıl geçer

Yakarım uzun devre
Gelen görsün görmesin
Beşlemişim bir kere
Frenler neye yarar

Hesap işi bu abi
Yakın takip yaparım
durursa önümdeki
Yeminbillah çarparım

Bakma bir gözüme
Duyan bir kulağım var
Sol bacağım kısaymış
Sağımın protezi var

Koymuşlar dikiz ayna
Korna ne işe yarar
Yüzelli sürat varken
Yüzde gitmek çok zarar

Bakma ben az söyledim
Bende daha neler var
Aracımda kanat olsa
Uçaklar gibi uçar

Benim gibi şoför az
Olsa kazalar olmaz
herkes böyle olsaydı
Yolda kimseler kalmaz
Afyon-Trafik Haftası 1997
''Bilinçlendirilmeden baskı ile susuturulmuş toplumlar,sıkıştırılmış yaya benzer.'' Bu da şiirin hemen altındaki boşluğa düşülmüş.sanırım üstadlarımız gördükleri beyaz kağıtların cazibesine dayanamamışlar nerde bir beyaz boşluk görmüşlerse bize ders vermişler.Lütfen aşğıdaki videonun eşliğinde okuyunuz.


Çağdaş Edebiyat Üzerine I. in ardından II.sini beklerken aşağıdaki şiirle HAYRETe düşüyoruz Beynim Düşündükçe Dilim Söyledikçe kitabında ozanımızın.Tek benzerlik(?) doğru sıralamayla şiirin başlığının yanına roma rakamıyla II konmuş olması ve ardından III.sü gelir ki orda da AH ANAM VAH BABAM diye inlemeye başlıyoruz.ah anam vah babam

HAYRET II.
şehirden çıktık yokuş
dalın üstünde baykuş
ne manzara ne ses var
herkes tutuyor alkış

bıraktık asfalt yolu
bataklıktan gideriz
her yanımız besberbat
soranlara ne deriz

soğuk ocak ayında
çırılçıplak terleriz
temmuzun sıcağında
elbiseyle titreriz

özendik çirkinliğe
herkes bize sövüyor
tam şımarık olmuşuz
gelen geçen gülüyor

gerçekten tarifi zor
ne haldeyiz bilinmez
böyle devam ederse
gözyaşımız hiç dinmez....

VAH ANAM VAH BABAM III.
yemin edrimki suç yok bende
görücü usulü dedikleri varya
ondan arkadaş vallahi ondan
ne o bana ısındı nede o'na ben

koskoca bir gövde işte gördüğün
bahar gelir dallar dolar çiçekten
ya tutar ya tutmaz meyvesi
tutanlarda hep sararır dökülür

beni suçlama evlat,suç kimdedir o'na sor
modern mi,çağdaşmı ne dedilerse
kısır avrat,kısır avrat,kısır avrat
dört beş ayda bi düşük,biriki yılda ölüm,

üzgünüm elden birşey gelmiyor
vermişler kararı herkes bir çeşit diyor
benim neslim ne olur,halimle perişanım
korkarım yavaş yavaş gemi gibi batarım...

bir parçası diz üstü,diğeri çamurlarda
düğmeler binbir çeşit bir yukarda bir aşağıda
kaybolmuş bulunmuyor ne ormanda ne bağda
deliler aşkı gibi,belki bi kara sevda

sol yanak derviş gibi gibi, sağı sanki kızartma
bir ayakta çizme var,diğerinde kundura
işte görüyosun ya bu ne biçim manzara
sanki dağın başında maksatlı bir maskara

fazla bayat değil ki
bir önceki gün yazdım
ben bile beğenmedim
bir sonraki gün bozdum.

Hiç yorum yok: